Skip to main content

Duygusal Zeka

ÖZET

Duyguların insan davranışlarındaki rolünün önemi ile birlikte, entelektüel zekâ ile duygusal zekânın birbirinden ayrılma ihtiyacı doğmuştur. Duygusal zekâyı anlamak için bütüncül bir veriden ziyade, alt kategorilere ayırarak incelemek gerekmektedir. Duyguların farkında olmak, duygularla başa çıkabilmek, kendini motive etmek, başkalarının duygularını fark etmek, ilişkileri yürütebilmek duygusal zekâyı tanımamıza yardımcı olur. Duygusal zekâyı, yaş, cinsiyet ve aile ortamı gibi faktörler etkilemektedir. Her yaşta geliştirilebilir özelliği ile duygusal zekâ önemini korumaktadır.

Anahtar Kelimeler: duygusal zekâ, duygusal gelişim, sosyal beceri

 

GİRİŞ

            Duygular, insan davranışlarını anlamak için çok önemli bir yere sahiptir ve bugüne kadar bu konuda birçok araştırma yürütülmüştür (Tuğrul, 1999). Duygusal zekâ kavramını ise ilk olarak Salovey ve Mayer (1990) kullanmıştır. İnsanlardaki iki farklı zihin yapısının varlığını tanımlayan duygusal ve akılcı zihin birbiriyle etkileşim içindedir. Ancak bazı durumlarda, özellikle yaşam tehlikesinin olduğu zamanlarda hisler yoğunlaştıkça akılcı zihin etkisiz halde kalmaktadır (Goleman, 1996). Araştırmaların ışığında, zekâ tanımı içinde hem IQ’nun, entellektüel zekânın, hem de duygusal zekânın, EQ, gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu ayrımın gerekliliğinin altında yatan sebep akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin hayat başarısının arasında anlamlı ilişkilerin olmadığını ortaya koyan çalışmalardır (Tuğrul, 1999).

Duygusal zihnin ele alınması gereken bazı ayırıcı özellikleri vardır. Duygusal bir durumda, duygusal zihin ön plana çıkar ve ne yapacağını düşünmeden eyleme geçer (Tuğrul, 1999). Acil durumlarda ne yapacağımızı ve nasıl tepki vereceğimizi, düşünmeye meydan vermeden bizi harekete geçirir. Algıyı tartarak değerlendirmeye zaman kalmaz. Bir şeyin bize ne hatırlattığı, o şeyin gerçekte ne olduğundan çok daha önemlidir. Duygusal zihin şimdiki zamana geçmiş zamanmış gibi, hatırlanan olayla ilgili duyguları başlatarak tepki verir (Tuğrul, 1999). Duygusal zihnin bir diğer önemli özelliği kategorik düşünce yapısı ile ilerlemesidir. Örneğin; bir sınavdan başarısız olan öğrencinin “Ben başarısız biriyim.” şeklinde düşünmesidir. Bu düşünce yapısı kendi kendini doğrular, gerçeklerin bastırılarak sadece inançların desteklendiği fikirlerin benimsenmesine yol açar. Her ne kadar akılcı zihnin doğruları değişebilse de, duygusal zihnin doğruları mutlaktır ve bunlara ters düşen doğruları çok kabul etmek istemez (Tuğrul, 1999). Duygusal zihnin özelliklerini saptayabilmek, kişinin duygusal yeteneklerini belirlemek ve geliştirmek için duygusal zekâ kavramına ihtiyaç vardır.

Salovey ve Mayer (1990), duygusal zekâyı alt kategorilere ayırarak tanımlamışlardır:

1.Duyguların Farkında Olma: Belli durumlar karşısında ne hissettiğinin farkında olmak. Duygularını tanıyan kişiler, ruh hallerinin de farkındadırlar.  Kişisel karar gerektiren konularda daha sağlıklı kararlar verebilirler ve kendi sınırlarından daha emindirler.

2.Duygularla Başa Çıkabilmek: Farkına varılan duygularla başa çıkma becerisini ve kendini yatıştırma, yoğun endişe ve karamsarlıktan kurtulma gibi yetenekleri kapsar. Bu yeteneği iyi kullanabilen kişiler hayatın olumsuzlukları ve terslikleriyle karşılaştıktan sonra kendilerini daha kolay toparlayabilmektedirler.

3.Kendini Motive Etmek: Duyguların bir amaç etrafında toplanmasını sağlamak, doyumu ertelemek ve fevri davranışları engellemek üretkenliği ve verimliliği arttırır.

4.Başkalarının Duygularını Fark Etmek: Empati kurabilmek, duygusal zekânın en önemli özelliğidir. Başkalarının duygularını fark eden kişiler başkalarının ihtiyaçları konusunda daha duyarlıdır.

5.İlişkileri Yürütebilmek: Diğer insanlarla yürütülen ilişkiler, popüler olmanın, liderliğin ve kişilerarası etkililiğin arkasındaki sebeplerdir.

Duygusal zekânın gelişmesi için yaş, cinsiyet ve aile ortamı önemlidir. Duygusal zekânın gelişimi, bebeklik yıllarına dayanmaktadır. Campos ve arkadaşları (1983) bebeklerin çok erken aylardan itibaren annelerinin yüz ifadelerini değerlendirmeye başladıklarını ifade etmişlerdir. Yapılan bir başka araştırmada 10 haftalık bebeklerin annelerinin yüz ifadelerinden ve ses tonlarından onların mutlu, üzgün ve kızgın olduklarını anlayabildikleri saptanmıştır (Haviland ve Lelwica 1987). Aile yaşamı, duygusal derslerle dolu bir okul niteliğini taşır. Anne-baba sadece çocuğa doğrudan söyledikleri ile ilgili değil kendi hislerini ifade edişi ve çocuğu ile kurduğu iletişim ile duygularını sergileyecektir (Tuğrul, 1999). Cinsiyet ise anne-babanın çocuklarının cinsiyetlerine göre onlara olan sevgi gösterilerinin farklılığından kaynaklanır. Severken çıkardığı sesler, kullandığı kelimeler farklıdır. Kız ve erkek çocuklarına duyguları ile baş etme yöntemleri de farklı öğretilmektedir.

Duygusal açıdan yetersiz ebeveynler olmanın birkaç işareti vardır. Hisleri tamamen göz ardı edilmesi, çocuğun duygularına karşı empati yapmaktan uzak davranılması, çocuğun da kendi duygularını ifade etmekten kaçmaya başlayacaktır. Anne-babaların çocuklarını fazlasıyla serbest bırakmaları sonucunda sağlıklı duygusal yaşam ve vicdan duyguları konusunda sorun oluşur. Katı disiplin uygulayan ailelerde ise çocuğun hiçbir yaptığının onaylanmaması, sert bir şekilde eleştirilmesi ve cezalandırılması duygusal gelişimi engeller (Goleman, 1996). Tutarsız ebeveyn tutumunda çocuğa devamlı olarak farklı tepkiler verileceğinden, çocuk kaygılı ve endişeli olur.

Duygusal zekânın yeterince gelişmemiş olması özellikle kadın-erkek arasındaki ilişkilerde sorunların ortaya çıkmasında çok önemli bir rol oynamaktadır (Gotmann, 1993). Duygusal öğrenme sürecine bağlı olarak kadın ve erkeklerde çok farklı beceriler gelişir. Kadınlar sözlü, sözsüz duygusal işaretleri okumada, hislerini ifade etmede ve iletmekte daha iyilerken, erkekler incinebilirlik, suçluluk, korku ve acıyla ilgili duygularını en aza indirgemekte ustalaşırlar (Brody ve Hall 1993). Duygusal zekâ yalnız evlilik ve eş ilişkilerinde değil, iş yaşamında da etkisini hissettirmektedir. Empatik becerileri gelişmiş ve diğer insanlara yardım eden kişilerin diğer insanlar tarafından daha çok sevileceği öngörülmektedir (Dökmen, 1995). Ayrıca işbirliği ve liderlik konusunda empati becerileri gelişmiş çalışanların daha ön planda olduğu görülmüştür (Bell & Hall, 1954; Markus ve ark, 1979). Bir diğer araştırmada yapılan analizler sonrasında, boyutların tümünün içinde olduğu duygusal zekânin toplam boyutuyla insana yönelik liderlik davranışları arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur (Acar, 2002). Bu ilişkiyi destekleyen bir diğer araştırmada ise duygusal zekâsı yüksek kişilerin dönüşümcü liderlik davranışı göstermeye daha yatkın oldukları bulgusuna ulaşılmıştır (Çakar & Arbak, 2003).

Üniversite öğrencilerinde duygusal zekâ ve stresle başa çıkma yöntemleri incelendiğinde, üniversite öğrencilerinin duygusal zekâ, kişisel beceriler, kişiler arası beceriler, uyumluluk boyutu, stresle başa çıkma boyutu, genel ruh durumu boyutu ile stresle basa çıkma stillerinden problem odaklı başa çıkma alt ölçeği arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler saptanmıştır (Deniz & Yılmaz, 2005).

Duygusal zekânın geliştirilmesine yönelik olarak “duygusal okuryazarlık” adı verilen programlar oluşturulmaktadır (Goleman 1996). Bu programların sağladığı olumlu sonuçlar sebebiyle, önümüzdeki yıllarda duygusal okuryazarlık programlarının arttırılması ve özellikle okullarda bu tür uygulamaların yaygınlık kazanmasının yarar sağlayacağı düşünülmektedir  (Tuğrul, 1999). Bilim adamlarının duygusal zekânın IQ gibi olmadığını ve her yaşta geliştirilebileceğini ifade etmeleri sonucu olarak duygusal zekânın önemi daha da artmaktadır.

 

 

KAYNAKLAR

 

Acar, F. (2002). Duygusal zekâ ve liderlik. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 12, 53-68.

Çakar, U., & Arbak, Y. (2003). Dönüşümcü liderlik duygusal zekâ gerektirir mi? Yöneticiler      üzerinde örnek bir çalışma. D.E.Ü.İ.İ.B.F.Dergisi, 18(2), 83-98.

Deniz, M. E., & Yılmaz, E. (2005). Üniversite öğrencilerinde duygusal zeka ve stresle başa     çıkma stilleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik        Dergisi, 3(25).

Tuğrul, C. (1999). Duygusal zekâ. Klinik Psikiyatri, 1, 12-20.

 

 

 

 

 

 

 

 

Leave a Reply