Skip to main content

Kardeş Kıskançlığı

ÖZET

Çocukların kardeşleri ile olan ilişkisi, kişilik gelişimi ve benlik saygısı açısından önem taşımaktadır. Kardeş ilişkisin olumlu ve destek sağlayıcı etkisi olduğu bilinmekte ve bu ilişki büyük ölçüde güven ve sevgi bağına dayanmaktadır. Çocuklar, anne-babasının kendisine duyduğu sevgiyi paylaşmakta güçlük çekebilmekte ve kardeş kıskançlığı yaşamaktadır. Anne-babanın kardeş kıskançlığına olan yanlış tutumu kardeş kıskançlığının artmasına sebep olmaktadır. İkinci çocuğa karşı önceki deneyimlerin etkisi ile daha ılımlı davranmak ve sorunların abartılmadan ele alınması, çocuğun farklı ebeveyn tutumlarını algılayarak kardeş kıskançlığını ortaya çıkarmasına yol açabilmektedir. Yaş farkı olan kardeşlerde, karşılaştırma yapılacak farklılıkların daha çok bulunması sebebiyle yaş farkı olan kardeşlerin ikiz kardeşlere göre daha yüksek düzeyde kıskançlık gösterdiği saptanmıştır. Okul öncesi dönemde kardeş ilişkilerinin önemi konusunda destek sağlanması gerekmektedir. Aile eğitimlerinin kardeş kıskançlığını da kapsayan sosyal beceri ve kişilik gelişimi gibi konularda yararlı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

GİRİŞ

            Çocukların, anne baba ile olan ilişkisinin niteliğinin önemi kadar kardeşleri ile olan ilişkisi de bir hayli önem taşımaktadır. Kardeş ilişkisi, kardeşlerin sadece birbirlerinin sosyal ve bilişsel becerilerini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda hayat boyu süren olumlu ve destekleyici bir ilişki olarak da karşımıza çıkar (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012; Kılıçarslan, 2001). Kardeşler çoğu zaman birbirlerine olan rekabet duygusu ve kıskançlıklarıyla bilinseler de, birçoğu için bu ilişki güçlü bir güven ve sevgi bağını temsil eder  (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012; Kılıçarslan, 2001). Her insanda doğal olan kıskançlık duygusunun kardeşler arasında da olması normaldir. Bu kıskaçlık boyutunun aşırı düzeyde olmasının nedeni, anne babanın çocuklara karşı tutumlarına dayanmaktadır. Çocuk, anne ve babasının kendisine karşı duyduğu sevgiyi kardeşiyle paylaşmakta güçlük çeker. Erken yaşlarda başlayan bu kıskançlık daha sonra çeşitli çekişmeler ve anlaşmazlıklara yerini bırakır. Bu süreç içinde kardeşlerin hem birbirlerine bağlı, hem de karşı bir tutum içinde olduğu gözlenmektedir (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012; Leung ve Robson, 1991; Dirim, 2003; Kolak ve Volling, 2010).

Araştırmalar incelendiğinde, başvurulan yakınmaların arasında en fazla görülen ortak yakınmaların: sinirlilik, okul başarısızlığı, tırnak yeme, sıkıntı hissi, içe kapanıklık, yaşıtları ile anlaşamama ve kardeş kıskançlığı yer almaktadır (Görker, Korkmazlar, Durukan & Aydoğdu, 2004). Kardeş kıskançlığının diğer yaş gruplarına göre, özellikle 0-6 yaş grubunda daha çok ortaya çıktığı saptanmıştır (Yöntem Fidan, 2011). Çocuk, iki, üç ve dört yaşlarında iken, o güne kadar sadece kendisine ait olduğunu sandığı anne ve babasını, kardeşiyle paylaşacağını anladığında iç dünyasında kendisinin de anlam veremediği karmaşık duygular yaşar (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012).

Genelde çok çocuklu ailelerin ilk çocuklarında daha fazla davranışsal sorun ortaya çıktığı tespit edilmiştir. İlk çocuklar, anne-babanın deneyimsiz oldukları zamana denk gelmekte ve bu sebeple daha çok çatışma ile yüz yüze kalmaktadırlar. İlk doğan çocuk belli bir süre tüm ailenin şefkat ve ilgi odağı iken, kardeş doğumu farklı yönde seyreden ruhsal belirtileri ortaya çıkarabilir. İkinci kardeşin aileye katılışı, daha az heyecanlı, daha olağan karşılanır. Karı-koca, anne ve baba rolleri ilk çocukta deneyim kazandırmıştır. İkinci çocuğun sorunları, ilk çocuğunki gibi abartılmayabilir. Daha hoşgörülü, daha az kaygılı bir tutumla ele alınır. Beklentiler ve bunun sonucu, ilk çocuğa yapılan baskılar ikinci çocukta azalmıştır. Daha az kollanan çocuk da kendi doğrultusunda gelişme olanağını keşfedecektir. Sosyal ilişki olarak bakıldığında, oynayacak bir abla ya da bir ağabeyi vardır. Bu durum, çevreye daha kolay uymasına ve daha çabuk arkadaş edinmesine yardımcı olur (Yöntem Fidan, 2011). Yapılan araştırmada en fazla başvurunun sırasıyla 1. 2. Ve 3. sırada doğan çocuk ile ilgili olduğu bulgusu dikkat çekmektedir (Yöntem Fidan, 2011). Dolaysıyla, kardeşlere karşı farklı tutum ve davranışların olması, kardeş kıskançlığını tetikleyici bir unsur olarak ele alınabilir. İkinci kardeşin doğması ile birlikte Yavuzer’ in (2007) bildirdiğine göre, annelerin büyük çocuğa daha az zaman ayırdıkları ve onunla daha az oyun oynadıkları gözlemlenmiştir. Bu yaklaşım, büyük çocuğun bebeğe karsı kızgınlık, kırgınlık gibi duygular geliştirilmesine ya da bu duyguları anne ve babaya yöneltmesine yol açabilir (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012).

Kardeş kıskançlığının aradaki yaş farkına bağlı olarak farklılık gösterip göstermediği, ailenin tutumu da ele alınarak incelenmiştir. Bu sebeple, ikiz kardeşler ve aralarında yaş farkı olan kardeşler arasında araştırma yürütülmüştür. İkiz kardeşlerin temel ihtiyaçların karşılanması ve anne-babanın sevgisini kazanmaları yönünde rekabete girmeleri kaçınılmazdır (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012; Michalski ve Shackelford, 2002; Noller, 2005).  Bu araştırmaya göre yaş farkı olan kardeşlerin, ikiz kardeşlere oranla daha yüksek düzeyde kıskançlık gösterdiği ve ebeveyn tutumunun da kıskançlıkta etkili olduğu görülmüştür (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012). Aralarında yaş farkı olan kardeşler bir suç işleme durumunda suçu birbirine atma, birbirini kızdırma ve birbiriyle yarış halinde olma gibi kardeşler arası uyum ve rekabete ilişkin davranışlarında ikiz kardeşlere göre daha yüksek kıskançlık belirtileri göstermektedirler. Buna ek olarak, diğer kardeşinden daha az ilgi gördüğünü düşünmekte ve bir ortama girdiğinde diğer kardeşine göre daha çok ilgi çekmeye çalışmakta olduğu da bulgular arasındadır (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012). Yavuzer’ in (2007) araştırmalarına göre bazı uzmanlar; kardeşliği, ödülü anne ve baba sevgisi olan bir yarışma olarak değerlendirmişlerdir. Bazı uzmanlara göre ise çocuğun, annenin sadece kendisini sevmesini, diğer kardeşlerinin kendi kadar önemli olmamasını istediği bulunmuştur (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012; Yiğen, 2005).

Ailelerin, davranış bozukluklarının ve bundan kaynaklanan problemlerin giderilmesinde bir uzmanın yardımına ihtiyaç duyduklarının farkında olmalarına rağmen, bu davranış problemlerini “normal” olarak algıladıklarını ve kendilerinin çözebileceklerini düşündükleri tespit edilmiştir (Hassoy & Çakıcı, 2012). Özellikle okul öncesi dönemdeki çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerinde kardeş ilişkilerinin önemi göz önüne alınmalıdır. Çocukla çalışan profesyonellerin kardeş ilişkileri konusunda daha hassas olmaları ve bu konuda ailelerin yeterli bilgiye sahip olmaları için aileleri desteklemeleri gerektiği ortaya çıkmaktadır (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012). Aile eğitimi sonucunda, eğitim alan annelerin çocuk gelişimi ve eğitimine ait bilgilerinin arttığı ve çocukların sosyal becerilerinin geliştiği bulunmuştur (Durualp, Kaytez & Kadan, 2016). Aile içinde anne ve babanın sergileyeceği tutumların sadece uyum ve kardeş ilişkileri yönünden değil, çocuğun kişilik gelişimi açısından da destekleyici olacağı unutulmamalıdır (Şipal, Yeğengil & Toka, 2012).

 

KAYNAKLAR

 

Durualp, E., Kaytez, N., Kadan, G. (2016). Okul öncesi dönemdeki çocukların annelerine verilen       aile eğitiminin annelerin bilgi düzeyleri ile çocukların gelişimlerine olan etkisinin    incelenmesi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 16(4), 1706-1722.

Görker, I., Korkmazlar Ü., Durukan, M., & Aydoğdu, A. (2004). Çocuk ve ergen psikiyatri        kliniğine başvuran ergenlerde belirti ve tanı dağılımı. Klinik Psikiyatri, 7, 103-110.

Hassoy, P., & Çakıcı, M. (2012). The information level and attitudes of families about children          behavioural disorders. H. U. Journal of Education, 2, 1-14.

Şipal, R.F., Yeğengil, C., & Toka, N. (2012). Comparison and assessment of sibling jealousy          between twins and siblings with age difference during preschool period. Journal of       Education and Humanities, 3(5), 55-68.

Yöntem Fidan, T. (2011). Bir çocuk-ergen ruh sağlığı ve hastalıkları polikliniğine başvuran

çocuk ve ergenlerin ruhsal belirtileri ve risk faktörlerinin değerlendirilmesi. Konuralp Tıp

             Dergisi, 3(1), 1-8.

Leave a Reply