Skip to main content

YALAN SÖYLEMEK

ÖZET

Yalan söyleme davranışı disiplinler arası tartışılan bir konu olmakla birlikte psikoloji bilimleri açısından değerlendirildiğinde savunma mekanizmalarının içinde yer almaktadır. Yalan söyleme davranışı, hafıza ve bilişsel çaba açısından değerlendirildiğinde çarpıcı bulgulara rastlanmıştır. Yalan söyleme eylemi, cinsiyetler arası farklı dinamiklere sahip olması açısından incelenmiştir. Çocuklarda yalan söyleme davranışına yönelik yapılan incelemelerde yetişkinlerden farklı sebeplere bağlı olarak yalanın kullanıldığı görülmektedir. Yalan söyleme davranışının yerleşmesi veya kaybolması için ebeveynlerin tutumu önem taşımakta ve çocuklarda yalan davranışı için anne-babaların izleyeceği yollar vardır.

GİRİŞ

Yalan söyleme eylemi, uzun zamandır psikoloji, sosyoloji, felsefe ve iletişim bilimleri disiplinleri arasında tartışılmaktadır (Akçay,2012). Freud, hiçbir ölümlünün sır saklayamadığını ve ihaneti ele verdiğini şu sözleriyle ortaya koymaktadır: “Hiçbir ölümlü sır saklayamaz. Dudakları sussa parmak uçlarıyla konuşur ve ihanet her bir gözeneğinden sızar.” (Akçay,2012). Yalan, kişiyi dış tehditlere karşı korumak için başvurduğu bir savunma mekanizması olarak değerlendirilmektedir (Gür, 2011). Yalan, sosyal ilişkileri bozucu sonuçlara sahip olduğundan, sosyal bir ihtiyaç olarak kendiliğinden ortaya çıkmıştır (Akçay,2012). Günlük hayatta yalan söyleme sıklığı kolay tespit edilebilir olmamaktadır (Akt: Akçay,2012). Yalan söylemek, kişisel bir konu olması özelliği ile kişinin kendi itirafı ile anlaşılması mümkün olmaktadır (Akçay,2012).

Yalan söyleme eylemini sebepleri açısından değerlendirdiğimizde araştırmalar bize çeşitli bulgularla cevap vermektedir. Araştırmalar incelendiğinde, bağlanma korkusu yaşayan ve bağlanmaktan kaçan kişilerin eş/sevgililerine daha fazla yalan söylediği tespit edilmiştir (Akt: Akçay,2012). Bir diğer araştırmada ise lise ve üniversite öğrencilerinin ailelerine karşı özgürlüklerini ilan etmek üzere yalan söylediği tespit edilmiştir (Akt: Akçay,2012). Yalan söyleyen kişilerin sosyal olarak yakınlık hissettiği kişilere yalan söylerken kendilerini daha kötü hissettikleri ve daha kolay yakalandıkları ortaya çıkmıştır (Akt: Akçay,2012). Yalanı oluşturmak zihinsel çaba gerektirdiğinden, yalan söylemenin zihni doğru söylemekten daha çok zorladığı tespit edilmiştir (Akt: Akçay,2012). Yalan söyleyen kişiler söylediği yalanı takip etmek zorundadır ve kendine sürekli rolünü hatırlatmalıdır (Akt: Akçay,2012). İstenilen hikâyenin yeniden anlatılması söz konusu olacağından yalan söylemek güçlü biz hafıza gerektirmektedir (Akt: Akçay,2012).

Yalan söyleme eyleminin cinsiyetler arası farklılığının gözlemlendiği bir diğer araştırmada ise kadınların kendilerine yalan söylenmesi durumunda daha iyi niyetli yüklemelerde bulundukları, erkeklerin ise maddi çıkarlarını korumak için yalana başvurdukları belirlenmiştir (Akt: Akçay,2012). Kadınlar yüklenen sosyal rol ve doğaları gereği diğer insanlara karşı daha yakın olduklarından daha az yalan söylemekte, fakat sosyal ilişkilerinin nezaket gerektiren bir durum oluşturması daha fazla beyaz yalan söylemeleri ile sonuçlanmaktadır (Akt: Akçay,2012). Yapılan aynı araştırmadaki bir diğer bulgu ise kadınların başkalarına yönelik (iltifat gibi) daha fazla yalan söyledikleri erkeklerin ise kendilerini merkeze alarak yalanlar söyledikleri tespit edilmiştir (Akt: Akçay,2012). Bir diğer bulgu ise, kadınların erkeklere göre hafızalarının daha güçlü olduğu ve söyledikleri yalanları daha kolay aklında tutabildikleridir.

Cinsiyet farklılığına yönelik bahsedilen araştırma sonuçları farklılık gösterebilmektedir. Bu farklılığı sebebi ise toplumların kız ve erkek çocuklarına karşı farklı davranması olarak öngörülmektedir (Akt: Akçay,2012). Örneğin: bizim toplumumuzda kız çocuklarına karşı baskıcı bir ebeveyn tutumunun sergilenmesi ve erkek çocukların ise daha serbest bir tarzda yetişmesi erkek çocukların daha az yalan söylemek zorunda bırakılmasına sebep olmuştur. Bunun sonucunda ise erkek çocuklar yalan söylerken daha çok zorlanmakta ve kız çocuklar ise daha rahat yalan söyleyebilmektedir (Akt: Akçay,2012). Kız çocukları doğası gereği onaya daha çok ihtiyaç duyduğundan, üzerinde daha fazla toplumsal baskı hissetmekte ve cezalandırma korkusunun getirdiği motivasyon sebebi ile kandırmaya daha eğilimlidirler (Akt: Akçay,2012).

Çocuklardaki yalan söyleme eylemi farklılıklar gösterebilmektedir. Çocuklar yetişkinler kadar iç dünyalarını korumak için yeterli donanıma sahip olmadığından savunma davranışlarını daha sık ortaya koymaktadırlar (Gür,2011). Çocukların gelişimsel özelliklerinden kaynaklanın ve özellikle yeni konuşmaya başlayan çocukların hayal gücü ile birlikte gerçek olmayan hikayeler üretmesi doğaldır (Gür, 2011). Dolayısı ile çocuğa gerçeğe sadık kalması konusunda ısrarcı davranmak doğru değildir (Gür, 2011).Yedi yaş civarındaki çocuklar, bilerek söylenen yalanlar ile yapılan hatayı ayırt edemezken sekiz-dokuz yaş civarında yalan ile hatayı ayırmaya başlarlar (Gür, 2011). Çocukların on yaşından sonraki yalanları ise masum olmaktan uzaklaşmakta ve bilinçli şekilde yalan söylemeye başlamışlardır (Gür, 2011).  Yalan söyleme eylemi, öğrenciler arasındaki problemli davranışlar incelendiğinde en ciddi problemler arasında yerini almıştır. Yapılan bir araştırmaya göre, öğretmenler sınıf içinde gördüğü en ciddi problemi %75 oranında “yalan söylemek” olarak belirlemişlerdir (Sadık, 2000). Ayrıca sınıf içindeki en zor davranışlar olarak yalan söylemek; hırsızlık, arkadaşlarının ve öğretmenin sözünü kesmek arkadaşlarına karşı saldırgan davranışlar sergilemekten sonra gelmektedir (Sadık, 2000).

Çocukların yalana başvurmalarındaki nedenler incelendiğinde, ebeveynlerin farkında olmadan yalan söyleme eylemi üzerine rol model olmalarının etkisi olduğu düşünülmektedir (Gür, 2011). Yetişkinlerin kendi aralarında çocuklarını da ortak ederek söyledikleri yalanlar ile fark etmeden çocuklarına yalanın nasıl söylenmesi gerektiğini öğretmiş olurlar (Gür, 2011). Çocukların davranışları sebebiyle eleştirilmesi, hata yapmaktan korkması ve küçük düşürülmek istememesinden dolayı aşırı otoriter ebeveyn tutumunun bir sonucu olarak kendini suçsuz göstermek için yalan söylemesi söz konusu olmaktadır (Gür, 2011). Grup içinde statü kaybetmeme kaygısı ile de yalan söylenebilir. Aslında bir geziye gitmediği halde gitmiş gibi anlatan ve yalan söyleyerek yaşadıklarını ya da sahip olduklarını senaryolaştıran pek çok çocuk vardır (Gür, 2011). Yalan söyleme eylemini doğuran diğer sebepler ise; mutsuzluklarla başa çıkma yöntemi olması, travma ile başa çıkmak, takdir kazanma isteği, toplumun zekice yalan söyleyen kişileri desteklemesi, çocuğun ihtiyacı olan sevgiyi sağlama çabası olarak gösterilmektedir (Gür, 2011).

Çocuklarda yalan ile başa çıkmak için izlenebilecek yollar vardır. Çocuğun söylediği yalandan ziyade yalan söylemesine sebep olan düşünce ve duyguları bilinmelidir (Gür, 2011). Çocuk yetişkinler arası yalan söyleme aracı olarak kullanılmamalı, aksi halde dürüstlüğün önemini anlaması zor olacaktır (Gür, 2011). Ebeveynler, çocukların kendi dünyalarında kurguladıkları yalanları yüzlerine vurmak yerine, olay üzerine biraz daha düşünmelerini isteyebilir, destekleyici bir tutum sergileyebilirler (Gür, 2011). Özellikle cezadan kaçan ve yalana başvuran çocuğu yalan söylediği için cezalandırmak, yalan söyleme davranışını pekiştirecektir. Bu sebeple yalan söylemiş çocuklar cezalandırılmamalıdır (Gür, 2011). Çocuklardan başaramayacağı işler beklenmemeli, “korku” eğitim ve disiplin aracı olarak kullanılmamalı, takdir edilmeli ve onaylanma ihtiyacı desteklenmelidir. Çocuğunun yalan söylediğini anlayan ebeveynler çocuklarının yalanını anladıklarını belli etmeleri önemlidir (Gür, 2011). Ebeveynlerin çocuklarının yalanlarına verdiği tepkiler bu davranışı güçlendirebileceği gibi ortadan da kaldırabilmektedir (Gür, 2011).

 

KAYNAKLAR

Akçay, E. (2012). Yalan söyleme kabiliyeti ve hafıza: Cinsiyetler arası karşılaştırma. Selçuk İletişim, 7(3), 234-243.

Gür, S. (2011, Şubat 28). Çocuklarda yalan. Retrieved Aralık 15, 2017, from http://www.turkpdr.com/makale/ozel-egtim/cocuklarda-yalan.htm

Sadık, F. (2002). İlköğretim I. aşama sınıf öğretmenlerinin sınıfta gözlemledikleri problem davranışlar. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10(10).

Leave a Reply